Turizm haftası etkinlikleri kapsamında Üniversitemiz Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü tarafından 3’ü Bir Arada Turizm, Kültür ve Yemek Söyleşisi gerçekleştirildi.
Sosyal Bilimler MYO Çok Amaçlı Salonda gerçekleştirilen söyleşi programına Ankara Radisson Blu Otel’den Executive Chef Uğur Gömeç konuşmacı olarak konuk oldu.
Turizmci olmak, sektör üzerine değerlendirmeler, güncel trendler, israf, tat koçluğu, turizm ve kültür, turizm eğitimi gibi konuların yer aldığı programın açılış konuşmasını Dr. Öğr. Üyesi Suat Akyürek yaptı. Akyürek; “İki haftalık bir serüven olan Turizm haftası etkinlikleri çerçevesinde Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü olarak gerçekleştirdiğimiz bu etkinlikte sektörün önde gelen usta ismi olan Ankara Radisson Blu Otel’den Executive Chef Sayın Uğur Gömeç’i sizlerle buluşturuyoruz. Özellikle Nisan ayı bir turizmci için yeni bir başlangıç, yeni bir deneyim ve ekonomik anlamda yeni bir iş demektir. Dolayısıyla turizm hem tanıtım hem de ekonomik anlamda çok önemli bir sektördür. Ama bunun yanında tabi ki kültürel, sosyal ve özellikle son yıllarda yeme-içme anlamında çok daha önemli bir konuma geldi. Bu sebeple de sohbet havasında öğrencilerimizin merak ettikleri ve akıllarındaki sorulara cevap bulması amacıyla bu söyleşi etkinliğini gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmasının ardından turizm, yemek ve kültür üzerine değerlendirmelerde bulunan Chef Uğur Gömeç konuşmasında şunları söyledi: “Öncelikle bugün burada sizlerle bulunmaktan çok mutluyum. Yine 4 yıl önce burada üniversite–sektör buluşmaları altında ‘Mutfak Üzerine Söyleşi’ adlı bir programda bulunmuştum. Ailemde hiç aşçı olmamasına rağmen tercihlerim içerisinde bulunan Bolu Mengen Anadolu Aşçılık Meslek Lisesini 1986 yılında sınavda iyi bir derece alarak kazandım. İngilizce hazırlık dahil olmak üzere 7 yıl sürecek olan aşçılık eğitimine başladım. Buradaki tahsilim sırasında gıda teknolojilerinden, beslenmeye dünya mutfaklarından otel işletmeciliğine uzanan kapsamlı bir eğitim aldım. Aynı dönem içerisinde yaz aylarını dönemin en iyi şefleri yanında staj yaparak değerlendirdim. Mezuniyet sonrası 1993 yılında aşçılık eğitiminin ikinci ayağı olarak Londra’da bulunan City & Guilds sertifika programına devam ettim. 1996 yılında Türkiye Aşçılar Mili Takım kurucularından oldum. Yurtdışı ve yurtiçi birçok yarışmada çeşitli kategorilerde ödüller aldım. İngiltere, Almanya, İtalya, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Fransa, BAE gibi birçok ülkede çalışarak danışmanlıklar verdim, vermeye devam etmekteyim. Edindiğimiz tecrübeleri sizin gibi öğrenci arkadaşlarımızla paylaşıyoruz. Kimi zaman mutfaklarda uygulama dersi kimi zaman da gıda israfı ve benzeri konularla alakalı projelerde bizzat çalışmak oluyor. Şimdi hemen her kültürün geçmişten gelen tat ile alakalı bir anlatımı ve kültürü var. Herkes dilimizle tat aldığımızı zannediyor; ama tat olgusunun en önemli ayaklarından bir tanesi aslında koklamaktır. Neden yemek seçtiğimizi kimse bilmiyor. Siz 2 yaşındaki çocuğa neden brokoli sevdiremezsiniz? Yanında kötü bir şekilde konuşursanız anlamasa bile o enerjide bir şeyler olduğunu hissedebiliyor. Diğer bir hata besleyici olsun diye pilavı, pirinci, yoğurdu, köfteyi, havucu ve brokoliyi karıştırıp lapa gibi vermektir. Çocuğun önüne bunu koyarsanız verdiğiniz yemeğe karşı bir tepki oluşturur. Ama sunumunu güzel ve düzenli bir şekilde verirseniz durumlar tam tersi olur. Ağzımızın tadı eksilmesin. Tat aslında yaşantımızın içindeki her şeyi, bizim çocukluktan itibaren hayatımızın her evresini kapsamaktadır. 14 ülkede çalıştım. Türk mutfağını bizden başka bilen yok. Kendi yöremize ait birçok yemeği bile bilmiyoruz. Türk mutfağı dünyanın en iyi 3’üncü mutfağı diye kendimizi kandırıyoruz. Üzülerek söylemek gerekirse sahip çıkmıyoruz. İtalyan, Fransız, Alman ve Avusturya şefleriyle çalıştım. Şimdi siz hiçbir İtalyan şefe İtalya toprakları dışında yetiştirilmiş bir ürünle bir İtalyan yemeği yaptıramazsınız. Şimdi siz Türk mutfağına özgü bulguru, pirinci kullanmayıp Amerika pirincini kullanmadığınız takdirde böyle bir pazar oluşturamazsınız. Dolayısıyla siz mutfağınızda bu pazarı oluşturamadığınız zaman Türk mutfağı da ilerlemez.”
Söyleşi etkinliği öğrencilerden gelen soruların cevaplandırılmasının ardından teşekkür belgesi takdimiyle sona erdi.
Turizm haftası dolayısıyla gerçekleştirilen söyleşi hakkında Rektörümüz Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek ise “Önemli bir istihdam kaynağı oluşturan yiyecek ve içecek sektörüne nitelikli eleman yetiştirmek gayretinde olan Üniversitemiz Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü, sektörün önemli temsilcilerini tecrübelerinden faydalanmak üzere öğrencilerimizle buluşturuyor. Gerek turizm sektöründe ve gerekse de yiyecek içecek sektöründe karşılaşılan sorunların anlatıldığı bu söyleşi programında emeği geçen tüm Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü akademisyen ve idari personelimizi kutluyorum. Tecrübelerini öğrencilerimize aktaran değerli konuğumuz Ankara Radisson Blu Otel’den Executive Chef Sayın Uğur Gömeç’i aramızda görmekten mutluluk duyduk. Bu anlamda da kendilerine teşekkür ediyorum” şeklinde açıklamalarda bulundu.
Sosyal Bilimler MYO Çok Amaçlı Salonda gerçekleştirilen söyleşi programına Ankara Radisson Blu Otel’den Executive Chef Uğur Gömeç konuşmacı olarak konuk oldu.
Turizmci olmak, sektör üzerine değerlendirmeler, güncel trendler, israf, tat koçluğu, turizm ve kültür, turizm eğitimi gibi konuların yer aldığı programın açılış konuşmasını Dr. Öğr. Üyesi Suat Akyürek yaptı. Akyürek; “İki haftalık bir serüven olan Turizm haftası etkinlikleri çerçevesinde Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü olarak gerçekleştirdiğimiz bu etkinlikte sektörün önde gelen usta ismi olan Ankara Radisson Blu Otel’den Executive Chef Sayın Uğur Gömeç’i sizlerle buluşturuyoruz. Özellikle Nisan ayı bir turizmci için yeni bir başlangıç, yeni bir deneyim ve ekonomik anlamda yeni bir iş demektir. Dolayısıyla turizm hem tanıtım hem de ekonomik anlamda çok önemli bir sektördür. Ama bunun yanında tabi ki kültürel, sosyal ve özellikle son yıllarda yeme-içme anlamında çok daha önemli bir konuma geldi. Bu sebeple de sohbet havasında öğrencilerimizin merak ettikleri ve akıllarındaki sorulara cevap bulması amacıyla bu söyleşi etkinliğini gerçekleştirdik” şeklinde konuştu.
Açılış konuşmasının ardından turizm, yemek ve kültür üzerine değerlendirmelerde bulunan Chef Uğur Gömeç konuşmasında şunları söyledi: “Öncelikle bugün burada sizlerle bulunmaktan çok mutluyum. Yine 4 yıl önce burada üniversite–sektör buluşmaları altında ‘Mutfak Üzerine Söyleşi’ adlı bir programda bulunmuştum. Ailemde hiç aşçı olmamasına rağmen tercihlerim içerisinde bulunan Bolu Mengen Anadolu Aşçılık Meslek Lisesini 1986 yılında sınavda iyi bir derece alarak kazandım. İngilizce hazırlık dahil olmak üzere 7 yıl sürecek olan aşçılık eğitimine başladım. Buradaki tahsilim sırasında gıda teknolojilerinden, beslenmeye dünya mutfaklarından otel işletmeciliğine uzanan kapsamlı bir eğitim aldım. Aynı dönem içerisinde yaz aylarını dönemin en iyi şefleri yanında staj yaparak değerlendirdim. Mezuniyet sonrası 1993 yılında aşçılık eğitiminin ikinci ayağı olarak Londra’da bulunan City & Guilds sertifika programına devam ettim. 1996 yılında Türkiye Aşçılar Mili Takım kurucularından oldum. Yurtdışı ve yurtiçi birçok yarışmada çeşitli kategorilerde ödüller aldım. İngiltere, Almanya, İtalya, Rusya, Kazakistan, Azerbaycan, Fransa, BAE gibi birçok ülkede çalışarak danışmanlıklar verdim, vermeye devam etmekteyim. Edindiğimiz tecrübeleri sizin gibi öğrenci arkadaşlarımızla paylaşıyoruz. Kimi zaman mutfaklarda uygulama dersi kimi zaman da gıda israfı ve benzeri konularla alakalı projelerde bizzat çalışmak oluyor. Şimdi hemen her kültürün geçmişten gelen tat ile alakalı bir anlatımı ve kültürü var. Herkes dilimizle tat aldığımızı zannediyor; ama tat olgusunun en önemli ayaklarından bir tanesi aslında koklamaktır. Neden yemek seçtiğimizi kimse bilmiyor. Siz 2 yaşındaki çocuğa neden brokoli sevdiremezsiniz? Yanında kötü bir şekilde konuşursanız anlamasa bile o enerjide bir şeyler olduğunu hissedebiliyor. Diğer bir hata besleyici olsun diye pilavı, pirinci, yoğurdu, köfteyi, havucu ve brokoliyi karıştırıp lapa gibi vermektir. Çocuğun önüne bunu koyarsanız verdiğiniz yemeğe karşı bir tepki oluşturur. Ama sunumunu güzel ve düzenli bir şekilde verirseniz durumlar tam tersi olur. Ağzımızın tadı eksilmesin. Tat aslında yaşantımızın içindeki her şeyi, bizim çocukluktan itibaren hayatımızın her evresini kapsamaktadır. 14 ülkede çalıştım. Türk mutfağını bizden başka bilen yok. Kendi yöremize ait birçok yemeği bile bilmiyoruz. Türk mutfağı dünyanın en iyi 3’üncü mutfağı diye kendimizi kandırıyoruz. Üzülerek söylemek gerekirse sahip çıkmıyoruz. İtalyan, Fransız, Alman ve Avusturya şefleriyle çalıştım. Şimdi siz hiçbir İtalyan şefe İtalya toprakları dışında yetiştirilmiş bir ürünle bir İtalyan yemeği yaptıramazsınız. Şimdi siz Türk mutfağına özgü bulguru, pirinci kullanmayıp Amerika pirincini kullanmadığınız takdirde böyle bir pazar oluşturamazsınız. Dolayısıyla siz mutfağınızda bu pazarı oluşturamadığınız zaman Türk mutfağı da ilerlemez.”
Söyleşi etkinliği öğrencilerden gelen soruların cevaplandırılmasının ardından teşekkür belgesi takdimiyle sona erdi.
Turizm haftası dolayısıyla gerçekleştirilen söyleşi hakkında Rektörümüz Prof. Dr. Halil İbrahim Zeybek ise “Önemli bir istihdam kaynağı oluşturan yiyecek ve içecek sektörüne nitelikli eleman yetiştirmek gayretinde olan Üniversitemiz Sosyal Bilimler Meslek Yüksekokulu Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü, sektörün önemli temsilcilerini tecrübelerinden faydalanmak üzere öğrencilerimizle buluşturuyor. Gerek turizm sektöründe ve gerekse de yiyecek içecek sektöründe karşılaşılan sorunların anlatıldığı bu söyleşi programında emeği geçen tüm Otel, Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü akademisyen ve idari personelimizi kutluyorum. Tecrübelerini öğrencilerimize aktaran değerli konuğumuz Ankara Radisson Blu Otel’den Executive Chef Sayın Uğur Gömeç’i aramızda görmekten mutluluk duyduk. Bu anlamda da kendilerine teşekkür ediyorum” şeklinde açıklamalarda bulundu.
- Gösterim 1327
- Toplam 4